İzmirde havaalanı yolunun hemen solunda karabağlara varmadan kızılçullu su kemerleri karşılar sizi. Tarihin derinliklerinden sizi selamlar. Yıkılmadım bak hala ayaktayım der gibi. Eskiden şirinyerde hipodromun arkasından çıkan osmanağa suyu bu kemerlerin yanından yeşildereye dökülürmüş. Şimdilerde malesef yok tabiki.

Orada myle duran değerli yapılar ama nehir lapım kokuyor.

İzmir'in ayakta kalmış en eski tarihi eserlerinden olup hak ettiği ilgiden uzak görülmektedir
Bundan yaklaşık 2100 yıl önce,
O zamanlar Kadifekale'de kurulu bulunan kente su getirmek amacıyla ünlü Roma İmparatoru Agustus döneminde ( MÖ 1.yy) Meles ( Kemer ) çayı üzerinde, iki sıra halinde inşa edilmişlerdir.
2100 yıldır Bir çok fırtına ve depreme göğüs gererek günümüze kadar ulaşmasının sırrı,
Yapımlarında kesme taş ,tuğla ve sağlamlık vermesi açısından bol miktarda yumurta akı kullanılmasıdır.
Bu yapılaşmanın ortasında yer alan kemer, diğerlerine göre daha geniş ve yuvarlak bir görünümdedir. Yan taraflarında yer alan diğer kemerler ise buna göre daha küçük ve daha sivridirler.
İzmir'e su sağlamak amacıyla, Romalılardan sonra Bizans,Selçuk ve Osmanlılar tarafından da kullanılmışlardır.
Günümüze oldukça iyi durumda ulaşan bu su kemerleri, çevre düzenlenmesi ve restorasyon çalışmaları yapılarak İzmir'in önemli bir simgesi olmayı hak etmektedir

It is one of the oldest surviving historical monuments of Izmir and is seen far from the attention it deserves.
About 2100 years ago,
They were built in two rows on the Meles (Kemer) stream during the period of the famous Roman Emperor Agustus (1st century BC) to bring water to the city, which was established in Kadifekale at that time.
The secret of surviving many storms and earthquakes for 2100 years,
Cut stones, bricks and plenty of egg whites were used in their construction to give them strength. Located in the middle of this construction, the arch has a wider and more rounded appearance compared to the others. The other arches on the sides are smaller and more pointed accordingly.
They were also used by Byzantine, Seljuk and Ottomans after the Romans in order to provide water to İzmir.
These aqueducts, which have reached today in very good condition, deserve to be an important symbol of İzmir by landscaping and restoration works.

Herhangi bir koruma olmadığından istediğiniz zaman gezebilirsiniz. Üçyol metrodan 490 nolu otobüs ile geldik. Bakımsız olduğundan her tarafta cam kırıkları ve çöpler vardı ancak gene de görülmesi gereken bir tarihi eser.

Şehrin göbeğinde harika bi tarih ama bakımsız kalmış, daha iyi değerlendirilebilir.

Gece gitmek gibi bir salaklık yaptık ve gerçekten çok değişik bir havası vardı altından akan suyun zaten atık olması başka bir olay fakat tarih olarak gerçekten güzel ve biraz ürkütücü bir hava katıyor gidecek olan varsa öğlen veya sabah gitmesini tavsiye ederim çünkü biraz ürkütücü

Umarım en az 2 bin yıl daha ayakta kalır. Gerçek bir tarih.

Zamana direnen, tarihe meydan okuyan bir yapı. Şehrin kalabalığı arasında yok olmaya yüz tutmuş, ilgi yok bakım yok. Çok değerli bir yapı olan ve tarihinin izlerini taşıyan bu su kemerlerinin yok olmasına izin verilmemesi gerek!

İzmir'de Şehrin içinde Buca'ya birden karşınıza çıkıveriyor fırsatınız olunca uzaktan da olsa söyle bir inceleyin taşlar Ben tarihim diyor

Böyle tarihi bir yerin halen olduğu gibi bırakılması ne aptallık. Belediyelerin böyle özel bir mimariyi farklı şekillerde kullanıp halkın rekreasyonu için hizmete açmaları gerekirdi 50-60 sene önce. Halen çirkin yolların arasında kaybolmuş duran bir yapı.

Kadifekale eteklerinden şu akışını düzenlemek için Romalılar tarafından yapılan, Bizans ve Osmanlı döneminde de kullanılan bu Kemer gerçekten görülmeye değer. Kemer Eşrefpaşa'dan Buca'ya giderken trafiği çok yoğun olan yolun sağında kalıyor. Yakında park yeri yok, aracı kenara çekip ziyaret edebilirsiniz. Burayı ziyaret en fazla bir yarım saatinizi alır. Koruma altında olmadığı için taş duvarlar ateşten is içinde ve her taraf çam kırığı ver çöp dolu. Ama gene de görülmesi gereken bir yer.

Kaderine terk edilmiş bir tarihi eser. Bu bakımsızlığına rağmen ihtişamlı duruşunu koruyor. Etrafı çöp ve pislik dolu. Bu kemerler bir Avrupa ülkesinde olsaydı hakettiği değeri görürdü. İzmir'de yaşayıp, buradan haberi olan insan sayısı çok azdır. En kısa sürede yetkililerce el atılıp, temizlenmesini ve sahip çıkılmasını dilerim.