Tasavvuf anlayışını şeriat-tarikat-hakikat birlikteliği üzerine kuran Zeynüddin el-Hâfî, şeriat kurallarına riayet etmeden tasavvuf yolunda ilerlemenin mümkün olamayacağını vurgulamıştır. Ona göre bid‘atlarla kirlenen kalbin ibadet ve taatle nurlanması mümkün değildir. Bütün ârifler Ehl-i sünnet çizgisini takip etmek suretiyle yüksek derecelere ulaşmıştır. Dervişler mümkünse dört Sünnî mezhebin görüşünü cemederek uygulamalıdır. Sâlik zühde aykırı şeylerden feragat etmeli, şeyhine tam bir teslimiyet ve sevgiyle bağlanmalı, diğer şeyhlerin de hak olduğunu kabul etmekle birlikte Allah’tan kendisine feyzin sadece şeyhi vasıtasıyla geleceğine inanmalıdır