Trilye zamanın yavaş aktığı bir kıyı masalı.
Zeytin kokan sokakları, taş evleri ve güneşe yaslanmış sahiliyle Trilye, insanı ilk adımda içine çeken bir Ege meltemi gibi… Deniz kıyısında dizilen balıkçı tekneleri, gün batımında altına çalan bir tablo gibi görünüyor gözlere. Tarihle iç içe geçmiş bu küçük kasabada, her duvar bir hikâye fısıldıyor, her rüzgar eski bir melodiyi getiriyor kulağınıza. Gün batımını izlemek için harika bir destinasyon olmakla kalmıyor adeta huzuru bulmak ve hayatın telaşını kenara bırakıp nefes almak için bir mola durağı oluyor. Birbirinden şirin evleri, küçük otelleri, restoranları, hediyelik eşya dükkanları, tarihi mekanları, sahili, kumsalı ve birbirinden güzel insanlarıyla insana huzur veriyor. Sahilinde yürürken sadece denize değil, geçmişe de bakıyorsunuz. Trilye, hem bir mola hem bir hatıradır. Unutulmaz.

Hoş, şirin eski bir Rum kasabası, güzel ve temiz. Ara sokaklarda gezdik, akşam sahildeki restoranda taze deniz balığı ve ürünleri yedik, bol keyfli bir haftasonu oldu. Zeytinyağı ve zeytin aldık👋🏻👍🏻

Tarihi dokusunu az da olsa korumayı başarmış bir yer diyebilirim. Tepeye çıkıp manzaraya bakmak insana huzur ve keyif veriyor. En azından bir kere gidilip görülmesi gereken bir yer olarak görüyorum.