1908 yılında Mutasarrıf Cevat Paşa tarafından Rüştiye-Ula olarak yaptırılan okul binası 1914 – 1915 yıllarında ilkokul olarak hizmet vermiştir. 1978-1979 öğretim yılından itibaren ek binaların da yapılması sonucu Çatalca Kız Meslek Lisesi olarak eğitime devam eden okulun ortaokul kısmı 1996-1997 yılında kapatılmıştır. Yapı, günümüzde halk eğitim merkezi olarak faaliyet göstermektedir.
ÇATALCA TARİHİ
“Çatalca”, ‘iki vadinin birleştiği yer’ ya da ‘çatallı yer’ anlamına gelir.
Çatalca’nın antik çağlardaki ismi Ergisce (Ἐργίσκη / Ergiskê) idi.
Bu ad, Trakya’nın yerli halkları olan Traklar döneminden kalmadır ve antik kaynaklarda da geçer.
Ergisce, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli bir istihkam ve piskoposluk merkeziydi.
Çatalca şehri, M.Ö 2500 yıllarına dayanan Trakya'nın ilk yerli halkı olan Traklardan beri bir yerleşim bölgesi olduğu, yakınında yer alan ve bugün turistlik önem taşıyan İnceğiz Köyü'ndeki Mağaralarından anlaşılmaktadır.
ROMA DÖNEMİ
Çatalca bölgesinin ilk organize yerleşimi, M.Ö.450’li yıllarda Romalılar zamanında şimdiki İnceğiz Köyü’nün bulunduğu yerde gerçekleşmiştir. Bu döneme ait herhangi bir mimari eser günümüze kadar gelmemiştir. İstanbul’un kapısıdır ve Avrupa Hunlarının akınlarına karşı Bizans İmparatoru Anastasius'u 507 - 511 yılları arasında Evcik İskelesi (Plajından)'nden Silivri Karıncaburnu'na kadar uzanan surları yaptırmak zorunda kalmıştır. Bu surlar Çin Seddinden sonra Hunları durdurmak için yapılan dünyanın ikinci büyük surudur. Bizans döneminde İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak için Gümüşpınar köyü yakınlarında halen ayakta bulunan (Kurşun Germe ve Ballı Germe) su kemerleri ile İstanbul’a su taşınmıştır.
OSMANLI DÖNEMİ
Çatalca 1373 yılında I. Murad tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ancak bir süre sonra Türklerin elinden çıkan bölge, Fatih Sultan Mehmet Han'ın Edirne'den İstanbul üzerine yürümesi sırasında, İstanbul’un fethinden 50 gün önce, 4 aylık çetin bir direnişten sonra son kez ele geçirilmiştir. Fatih Sultan Mehmet, şehri Mihaloğlu Ali Bey'e bırakmış ve "Bu şehri Allah'a emanet ettim," diyerek İstanbul'u kuşatmaya gitmiştir. Fatih devrinde Topkapı Sarayı'nın kapısı ile divanhanesinin nakışlarını yapan ve "Baba Nakkaş" diye şöhret bulan Şeyh Mustafa'nın adına Çatalca'ya yakın Baba Nakkaş Köyü vardır. IV. Mehmet Dönemi "Avcı" lakabı ile tanınan IV. Mehmet avlanmak üzere sık sık buraya gelmiş ve kentte uzun süre kalmıştır. Bu olay Çatalca'nın gelişmesinde önemli bir etkendir.
BALKAN SAVAŞLARI DÖNEMİ
1895'te bağımsız bir sancak durumuna gelen ilçe 93 Harbi sonlarında Rus ordularının Yeşilköy'e kadar gelmeleri üzerine Çatalca çok büyük sıkıntılar çekmiş aynı zamanda Rumeli'den kalabalık kafileler halinde (Osmanlı tarihinin en büyük göç dalgası 1.500.000) Çatalca ve İstanbul' a doğru çok sayıda göçmen gelmiştir.
1912'deki 1'inci Balkan Savaşı'nda düşman kuvvetleri Çatalca'ya kadar ilerlemişlerdir. Çatalca Trakyada Milli Mücadelede mühim rol oynamış Türk direniş kuvvetlerinin üssü olmuştur.
CUMHURİYET DÖNEMİ
Cumhuriyetin ilk yıllarında Yunanistan ile yapılan nüfus mübadelesi sonrasında Çatalca’da bulunan Rumlar Yunanistan’a göç ederek Nea (Yeni Çatalca) adı verdikleri bir yerleşim yeri kurmuşlardır. Yunanistan’dan ise çok sayıda Türk Çatalca ve havalisine gelerek merkeze ve Rumların terk ettiği köylere yerleşmişlerdir. II. Dünya Savaşı tehlikesine karşılık Terkos gölü yakınlarından başlayıp Büyükçekmece’ye kadar uzanan bir savunma hattı dönemin Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak olması nedeniyle “Çakmak Hattı” adı verilmiştir.
Çatalca, yüzölçümü itibariyle İstanbul ilinin en büyük ilçesidir. 1926 yılında ilçe haline getirilerek İstanbul'a bağlanmıştır.