Dünya üzerinde sağlam kalan 3 demir kiliseden birisi Stevi Stefan kilisesi. Buraya yapılan ilk kilise alev alınca, tamamen demirden yapılma fikri ortaya atılmış, demir iskeletin tüm parçaları Viyana’da üretilip burada birleştirilmiş, toplam ağırlığı ise yaklaşık 500 Ton.
Kilisenin inanılmaz bir mimarisi var, içeri girdiğinize ise sizi muazzam bir iç dekorasyon karşılıyor. Metal kapılar, renkli camlar, seramik kaplama duvarlar, tablolar, altın renkli süslemeler. Sanki İtalya’da Rönesans döneminden kalma bir yapı geziyorsunuz. Özellikle giriş kapısının işlemesi sanki bir bankaya giriyormuşsunuz hissi veriyor.
Kilisenin üst katına da çıkabiliyorsunuz ki, yukarıdan görüntü daha da bir hoş. Ayrıca fotoğraf çektirmeye izin veriyorlar ki normalde çoğu kilise izin verilmez. Bu da büyük bir şans.
Kiliseye giriş ücretsiz. Pazar günü saat 12:00’a kadar ayin olduğu için, pazar günü gitmenizi önermiyorum. Cumartesi günü sabah en iyi saatler.
Kilisenin hikayesi ise bir hayli ilginç,
O zamanlar İstanbul’daki Ortodoks kiliselerinde ayinler Rumca yapıldığından dolayı Bulgar’lar kendi cemiyetlerini oluşturmak için 1850’de buraya ahşaptan bir ev inşaa etmişler. Ancak rivayetlere göre bu yapı alev almış. Daha sonrasında tamamen özerk bir kilise inşaa etmek isteyen Bulgarlar bu isteği o zamanın padişahı Sultan Abdülaziz’e götürüyor. Abdülaziz’de siyaseten “hayır” cevabını veremediği ve işi yokuşa sürmek için “yapın ama 3 ayda bitirmeniz lazım” diyor.
Bulgar’lar da bu işi kiliseyi demirden yaparak çözebiliriz diyorlar. Demirini Viyana’da döktürüp gemilerle Tuna Nehri’nden Karadeniz’e oradan da İstanbul’a taşıyorlar. Ve rivayete göre tam da 3 ayda bitiriyorlar.
Kilisenin ismi olan “Sveti Stefan” ise bir diğer adıyla “St. Stephan” hristiyanlığın ilk şehidi olarak kabul ediliyormuş. Bu nedenle kiliseye ismi verilmiş.
İyi gezmeler..
Ziyaret zamanı
Hafta sonu
Bekleme süresi
Beklemek gerekmiyor
Rezervasyon önerilir
Hayır