Sadece hayatta kalmaya çalışan, kardeşinden bir saniye ayrılamayan, el kadar bir kedi vardı. Çok kötü yaralanmıştı, vücudundan bir parça dışarı çıkmıştı ve 4 gün o şekilde yaşama tutundu. Yarasına ve küçük yaşına rağmen çok kuvvetliydi. Minicik bir savaşçıydı. Başına ne geldiğini, kimin ne yaptığını bilmiyorum. Yaralandığı gün gördüm ve günlerce çözüm düşündüm. Birkaç kişiyle iletişime geçtim. Ne yazık ki çarelerin tıkandığı noktaya geldim. Halbuki o benim için olduğu kadar diğer herkes için de savunmasız, yaralı, masum, minicik bir canlıydı. En son çareyi bu adını bile anmak istemediğim insanın kliniğine gitmekte buldum çünkü daha önce de saldırıya uğrayan bir sokak hayvanı götürmüştüm ve iyileşmişti. Elbette o zaman gerçek yüzünü görememişim. Böyle bir işle meşgul olan insanlarda merhamet kırıntısı görmeyi umuyorsunuz fakat ne yazık ki bu çok boş bir umut. Öncesinde 1 saat kadar zavallı hayvanı korkutmadan yakalamaya uğraşmıştık, nihayetinde de başardık. Daha önce kimseye yaklaştığını görmemiştim. Çok korkuyordu, insanların sesini uzaktan duyunca bile kaçacak yer arıyordu. Kliniğe götürmeden birkaç saat önce ise ilk defa bana yaklaşmıştı. Hatta elime bile dokundu. Kendi adıma bunu bir zafer saydım ve sonunda ona yardım edebilecek kadar yaklaşabileceğimi anladım. Birkaç saat sonrasında ise bir tanıdığım aracılığıyla yeni bir yere taşınmış olan bu kliniği bulup oraya yöneldik. Kendimi ve aracı olan kişiyi tanıttım, biraz daha hassasiyetle duruma yaklaşacağını umut ederek ve hatırlaması 1 saniye sürdü. Bu esnada zavallı kedi hala çok korkuyordu. O sakinleşirken sözde veteriner hayvanın temas ettiği yerlerine tiksinçle bakmakla meşguldü ve eşi olduğunu düşündüğümüz kişiye “Pantolonu yıkaman gerekecek” gibi o an ne yeri ne zamanı olan bir laf etti. Karnına baktıktan sonra bakmayla sorunu anlayamayacağını, o bölgeyi açması gerektiğini söyledi. Sonra bize yapacağı bütün işlemler için 8000 liralık bir masraf çıkardı ve parayı önden alacağını söyledi. Dünya üzerinde örneği görülmemiş olaydır. Birkaç kere şehir değiştirmem sebebiyle 8 veterinerimiz oldu, ilk defa bu kadar insanlıktan uzak olanına denk geliyorum. Zaten gitmeden önce “Paragözdür ama parasını alınca işini yapar,” denmişti. Ücreti belirlemesinin ardından ödemeyi 1 hafta sonra yapabileceğimi söyledim ve hem öğrenci olduğum için hem de hayvan kötü durumda olduğu için anlayış bekledim. Kesinlikle kabul etmedi ve 1 haftalığına borç alabileceğim kişileri aramaya başladım. Bir miktarı hazırdı ama tamamını toparlayamadan şarjım bitti. O an bu adı lazım değil kişinin bir hayvanın canını 8 bin lira için hiçe saydığı an oldu. “Sizin yüzünüzden bu saate kadar bekledim, öğrenci olduğunuzu bilseydim hiç zahmet etmeyin derdim, kediyi de alıp gidin” azarlarını işitmeye başladık. Kediyi çantaya koymaya çalışırken suratında bir tiksinti ifadesi vardı ve kendinden olabildiğince uzak tutuyor, bir an önce kurtulmak istiyordu. Tabi “Sizi de aracı kişiyi de tanımıyorum, beni 1 saat beklettiniz, başta öğrenci olduğunuzu söyleyecektiniz” demeye devam etti; diğer çalışanın yüzünde de aynı ifade vardı ve suratımıza bile bakmadı. Kendimde sadece “Biz sadece o hayvan için uğraşıyoruz” deme gücünü bulabildim. “Ben sizin yüzünüzden bekledim” demeye devam ederek, koca bir hiç için 750 lira muayene ücreti aldı. Nihayetinde insanlıktan çok uzak bir ifade takındı, kapıyı suratımıza çarptı ve oradan bir hışımla ayrıldık. Bu olayın etkisiyle kendisi tavrı yüzünden 13 müşteri kaybetti. Fakat tek kayıp bu olmadı. Sonraki gün de kediyi kaybettik. Kardeşine kavuşturamadan, ona verdiğim sözü tutamadan, bir başına, korku içinde öldü. Bana olan güvenini boşa çıkardım. Hiçbir işe yarayamadım. Şansa 1 hafta sonra beklediğim para erkenden elime geçti. O günün gündüzünde haber saldığım birkaç kişiden de destek için dönüş aldım. Ama kurtarılacak kimse kalmadı. Derler ya, olanla ölene çare yok… Onu geri getiremesem de Erzurum’da yaşayacağım süre boyunca tanıdığım tanımadığım herkesin onun hikayesini ve çaresizliğini duymasını sağlayacağım. Umarım yine bedeli bir masumun ödediği bir olay yaşanmaz.