Anneler gününde anneciğimi Kandaki oksijen değerinin yükselmemesi (80 lerde getirdik) Karbondioksit değerini düşmemesi (60 larda getirdik) neticesinde Gemlik devlet hastanesi yoğun bakımında yer olmaması üzerine getirdik.
İlk gün yoğun bakım 1 ünitesinde yatışını yaptık, fakat ikinci günde bu değerleri normale yaklaştıramadılar ve üstüne üstlük daha kötüye gittiği için reanimasyona yani yoğun bakım 3 e yatırdılar. Doktoru olan Merlin hanım, annemizin pek yerinde durmadığını değerlerinin normalleşmediğini beyan etti.
bir sonraki gün durum aynıydı ve sürekli hava ve ilaç tedavisi verilen anneciğim bize sessizce (pijamamı getirin bana para getirin çıplaklar kampı olan buradan kaçacağım diye gizli saklı söylemleri olunca ; iyileşebilmesi için değerlerin normalleşmesi gerektiğini az sabretmesini doktorlara yardımcı olmasıı telkin edip hastabakıcılarında sürekli uyarması nedeniyle çıkmamız gerektiğini söyledik (bu konuda çok haklılar) Ama biz oradayken bile maskesini takan hemşirenin maskenin lastiğini şap diye çekip bırakmasından üzüntü duyduk...
Yarın tekrar görüşelim dileğimize belkide ilk defa kendini ölüme yakın terk edilmiş hatta horlanmış gibi gördüğünü hissettiğim annem 'Tamam oğlum, Ölmezsem görüşürüz' diyerek umutsuz bir şekilde adeta gitme dercesine el sallayıp beni yolcu etti..
Aynı günün gecesi annemde görülen ritim bozukluğu nedeniyle şok cihazına bağladılar ve 180 çıktığı bildiren kalbini normale getirdiklerini söylediler ve eklediler Ama bu gibi durumlarda beyin hasar görebiliyor , mr çekip durumunu bildireceğiz dediler, annemizi uyuttuklarını söylediler ve aynı zamanda entübe ettiklerini bildirdiler...
O günden sonra annemizden hiç iyi haber alamadık, hergün gittiğimiz hastane yoğun bakım kapılarından gözümüz yaşlı geri döndük...
2 gün arayla çekilen mr sonuçları kötü çıktı ve beyinde bazı noktalara küçük küçük pıhtılar attığı söylendi... önceleri uyutuln annemiz birkaç gün sonra uyutuculardan vazgeçildiği halde uyanmadı ve komaya girdi :(
her gün ziyaret ettiğimiz ve durumu hakkında bilgi almaya çalıştığımız annemizin doktoru merlin hanım çok kibar bir bayan olduğunu söyleyebilirim ama işinin ne derece ehli olduğunu ancak anestezi uzmanı kendi meslektaşları söyleyebilir diye düşünüyorum...
Yoğun bakım girişinde ki hijyen sıvısının ilk günden son güne kadar iki defa uyarmama rağmen yenilenmediğini maalesef gördüm, hatta yoğun bakıma giren hasta yakınlarının birçoğununda maskesiz girdiğini müşahede ettim (eğer biryerlerde kamera varsa bakarsanız görürsünüz)
Annem ziyaretlerimizde anlamlı yanıtlar almaya çalışsakta maalesef açık olan gözlerini kapatamıyordu, bazen bolca yutkunduğu oluyordu, ayağını sürekli oynatıyor elimizi ayağının altına koyduğumuzda ise çekiyordu ki bunları doktoru ile konuştuğumuzda hepsinin bilinçsiz otomatik yapılan hareketler olduğunu söyleyerek sanki bizi ölüme hazırlıyordu.. Biz tutunacak dal ararken o kibar bir şekilde hazırlanın der gibiydi...
Hastasının iyileşeceğine inanmayan bir doktorun o hastaya neler verip veremeyeceğini düşünmek tek benim görevim olmasa gerek... Birşeye önce kendimiz inanmalıyız ki o işte başarılı olmaya yaklaşabilelim diye düşünüyorum...
23 Mayıs günü hergün olduğu gibi yine hastaneye gittim, annemin eli kan içindeydi hatta yerlerde kan içindeydi, Görüş saatinde bile yerdeki ve eldeki kanı silmeyen personel bunu bize göstererek acımızı büyütmesi normalmidir ihmalmidir bunun değerlendirmesini hastane yönetimine bırakıyorum...
o gün annem ayağının altından yapılan uyarılara bile cevap vermeyince bunu doktorumuzla paylaştım ve derin uykuda yanıtını aldım... Eğer daha önce bu tepki bilinçsiz se peki bilinci kapalı olduğu bu halde neden hergün verdiği tepkiyi bugün vermiyordu? bunu bir bilene sormak lazım diye düşünüyorum...
Doktor hanım sondan bir önceki gün anneciğimin crp değerinin çok yüksek olduğunu söyledi (200) ve hastamızı hayatta tutmak için mücadele ettiğinden bahsetti... ve o gecenin sabahında annemiz vefat etti