Fatih İlçesinde Beyazıt’ ta Ordu Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Cephesi Beyazıd’dan Laleli’ye inen cadde üzerinde olan bu hanı, Sekbanbaşı Yakup Ağa Camii ve Kalaycı Şevki Sokakları çevrelemektedir. Batısında ise, Hasan Paşa Hanı bulunmaktadır. Simkeşhâne, 1463 tarihli kitabesiyle önemli olup, fetihten sonra İstanbul’da inşa edilen ve Fatih tarafından inşa ettirilen yapılardandır ki, sadece üç yapı (Fatih Külliyesi, Galata Bedesteni ve Simkeşhâne) günümüze ulaşabilmiştir.
Simkeşhâne’nin bulunduğu alan, Bizans döneminde ortasında I. Theodosius’a ait üç gözlü bir Zafer Takı olan Tauris Forumu idi. Fetihten sonra, harap olmuş bu alana Fatih’in Sekbanbaşısı Yakub Ağa bir cami inşa ettirmiştir. Bu caminin yanına Fatih Sultan Mehmet (1470-1475) sikke basılan bir darphane yaptırmıştır. Fatih’in fetihten sonraki ilk altın sikkeleri burada kesilmiştir. Evliya Çelebi, Fatih’in bir rahibin evinin yıkıntıları üzerine bu darphaneyi yaptırdığını yazmaktadır.
Darphanebinası, 1645,1660, 1683 yıllarındaki büyük üç yangından ve depremlerden büyük zarar görür. IV. Mehmet’in (1648-1687) karısı ve III. Ahmet’in (1703-1730) annesi (Emetullah) Râbi’a Gül-Nûş Vâlide Sultân, (ölm.1715) 1707’de, bu iyice harap olmuş binayı sarayın baş mimarı Mehmet Ağa’ya adeta yeniden yaptırmış ve adını da değiştirerek “Simkeşhâne-i Âmire” koymuştur. Bu inşaat sırasında üst kısmını değiştirmiş bir sebil, çeşme, sıbyan mektebi ve mescit ilave ederek 18. inci yy. görüntüsünü kazandırmıştır. Cepheye ilâve ettiği dükkânlar ve arkadaki mekânda, altın ve gümüş sırma çeken esnaf toplanmıştır. Darphane ise, 1726 da Topkapı Sarayı içinde yapılan yeni binaya taşınarak, para basma işi Simkeşhâne’den çıkartılmıştır.
Bina hakkında bilgi veren Hadikatü’l Cevami’de, (Emetullah) Râbi’a Gül-Nûş Vâlide Sultân tarafından sim üretilen yer olarak belirtilmekte ve ortasında üst üste iki mescit mekânından, alttakinin Fatih’e, üsttekinin ise (Emetullah) Râbi’a Gül-Nûş Vâlide Sultân’a ait olduğu öğrenilmektedir.
1826 yılındaki bir yangında tekrar zarar gören bina, 1867’de yeniden onarılır. 1913 yılında çok harap olmuş bina, adeta terk edilse de 1926 yılına kadar bazı yerleri kullanılır. 1958 yılında Beyazıt-Aksaray yolunun genişletilmesi sırasında, Simkeşhâne binasının giriş cephesi olan kuzey kanadı yıktırılmıştır. Ne yazık ki bina, yapılan bu uygulama ile özgün görünümünden çok şey kaybetmiştir.
Simkeşhâne, 18. yüzyılın başındaki plan kuruluşuyla, Fatih dönemi hanlarından ayrılmaktadır. Fatih ve sonrasında inşa edilen hanlar ve kervansaraylarda revaklı bir avlu etrafında yer alan mekânlar şeklindeki plan uygulamasına uymaz. Simkeşhâne’nin cephesi İstanbul Hanlarının genel dış örgü yapısı gibi tuğla hatıllı taştan yapılmıştır. Tuğla örgü cephe dışında revaklarda, pencere kemerlerinde ve örtü sisteminde kullanılmıştır. Taş ise cephede, pencere söve ve hatıllarında, bindirmelikleri taşıyan konsollarda payelerin örgü sisteminde görülmektedir. Restitüsyon plânına baktığımızda üç katlı ve avlulu olan orijinal yapının yola uyma nedeniyle cephede kırık bir hat olarak uzandığını görmekteyiz. Yuvarlak taş kemerli girişin üzerinde taş konsollarla taşınan bir bindirmeliği vardır. Giriş beşik tonozlu bir geçitle avluya bağlanır. Bu geçidin iki yanında yer alan mekânların geçide açılan birer kapı ve penceresi ile ocak nişleri vardır. Hanın batı kanadı ve sebili yola gitmiştir.
Simkeşhane’nin mevcut restitüsyon planı, dış hatlarıyla çeviren sokakların kenarlarına uymaktadır. Plan kuruluşuyla yapı, yamuk bir avluyu üç yönde çevrelemekte ve üç kat olarak inşa edilmiş bulunmaktadır. Caddeye açılan ana girişi sol tarafa yakın olup, beşik tonozlu giriş mekânı, beşik tonoz örtülü bir koridora bağlanır. Bu koridorlara iki tarafta birer kapı pencere ile aynalı tonoz örtüye sahip mekânlar sırası açılmakta, bu mekânlar dış cephelere açılan ikişer pencereye ve birer ocak nişine sahip bulunmaktadırlar. Üç yöndeki koridorlara çıkılan katları birbirine bağlayan ikişer merdiven bulunmaktadır.
Haftasonu açıktır