Hz. Üftade’nin talebesi Aziz Mahmud Hüdai olarak kayıtlarda yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Kemikli , sözlerine şöyle devam etti:
“Celvet, halka karışmak, halkla birlikte olmak demek. İşte Üftade Hazretleri de mesleği gereği halkla beraber olurken Hakk’a dâhildir. Celvetîliğin kurucusu Hz. Üftade’nin talebesi Aziz Mahmud Hüdaî olarak görülse de Üftade hazretleri hem Celvet prensibini kurmuş hem de tarikata ad olarak koymadan önce bizzat yaşamıştır.”
Düşmüş, biçare “Hazreti Üftade”
Üftade Hazretleri’nin asıl isminin Mehmed Muhyiddin olduğunu söyleyen ve Üftade’nin ‘düşmüş, âşık’ anlamlarına geldiğini ifade eden Kemikli, veli zatın bu mahlasını alış hikâyesini de şu sözlerle anlattı: “Genç Mehmed Muhyiddin, Doğanbey Mescidi ve Ulucami’de müezzinlik yapıyordur. Sesi o kadar güzeldir ki o neredeyse, cemaat o camidedir. Öyle ki halk, ezandan önce caminin etrafına toplanır. Bir gün caminin mütevellisi Hazret’e yaptığı iş karşılığında akçe vererek, onu maaşa bağlar. O gece rüyasında kendisine hitaben, ‘Mertebeden düştün Üftade oldun’ ikazı gelir. Genç müezzin ertesi gün maaşı derhal terk eder ve kendisine bundan böyle ‘Üftade’ denilmesini ister.”