Bakımsızlıktan dolayı bir dönem koyun ağılı olarak kullanılmıştır. II. Bayezid tarafından 1488 yılında yaptırılmıştır. Külliye; darüşşifa, tıp medresesi, tabhane, eşevi, hamam ve camiden müteşekkildir.
Trakya Üniversitesi gerekli restorasyonları tamamladıktan sonra bir süre darüşşifa ve medreseyi eğitim alanı olarak kullanmıştır. 1997’de külliyenin darüşşifa bölümü Sağlık Müzesi, 2008'de ise medrese bölümü ''Tıp Medresesi Müzesi'' olarak hizmete açılmıştır.
Bu çalışma ile 15. yüzyıldaki tıp medresesi ve ders ortamı mankenlerle canlandırılmış ve dönemin hekimlik eğitiminin bilinmeyen yönleri vurgulanmıştır. Bu bölümde ziyaretçiler, tıp eğitiminin tarihinde bir zaman yolculuğuna çıkarılmaktadır.
Dünyanın en prestijli müzecilik ödüllerinden biri olarak kabul edilen Avrupa Müze Ödülü'nü alan üç müzemizden (ist arkeoloji, Bayburt Baksı) biridir.
Ülkemizde Daruşşifalar içinde asli hüviyetini günümüze taşıyan tek müzedir.
TARİHÇESİ
Külliye'nin temeli bizzat Sultan II. Bayezid tarafından atılmış, 4 yıl gibi kısa sürede bitirilerek 1488 yılında hizmete açılmıştır.
Mimarı, Mimar Hayrettin'dir.
Külliye; hastane, tıp medresesi, cami, misafirhane, imaret, hamam ve köprü gibi çok sayıda birimden oluşur.
Darüşşifa, az personelle çok hizmet vermeyi amaçlayan merkezi bir hastane olması ve bu alandaki ihtiyaçlarının ayrıntılı bir şekilde düşünülerek planlanmış olması açısından dünyada ilktir, benzerleri batıda ancak 200 yıl sonra yapılmaya başlamıştır.
Evliya Çelebi burası için "Orada öyle bir darüşşifa vardır ki; dil ile tarif edilmez, kalem ile yazılmaz." demiştir.
İlk yıllardaki kadrosunda 1 hekimbaşı, 2 hekim, 2 cerrah, 2 göz hekimi ve 2 eczacı bulunur. Toplam personel sayısı 21, hastanenin yatak sayısı ise 32'ydi.
Uzun yıllar dertlilere deva olan bu şifa yurdu, daha sonraki yıllarda, sadece akıl ve ruh hastalarının tedavi edildiği bir merkeze dönüşmüştür.
Bu hastanenin en büyük özelliği tedavide dönemin hekimlik bilgilerinin yanında musiki, su sesi ve güzel kokuların kullanılmış olmasıdır.
On kişiden oluşan hanende ve sazende topluluğu, haftanın üç günü müzik sahnesinde yerini alır, her hastalığa göre farklı makam çalıp söylerlerdi.
Külliyenin medresesi, döneminin en önemli tıp okullarından biriydi ve hastaneye hekim yetiştirirdi. Bir Müderris, yardımcısı, kütüphane görevlisi ve 18 öğrenci vardı. Hocasına günde 60, öğrencilerine ise 2 akçe ödenirdi.
Bu medresede okutulan tıp kitapları günümüze kadar ulaşmıştır. Dönemin hekimliğini anlatan 37 adet kitap şu an Selimiye El Yazması Eserler Kütüphanesi'nde koruma altındadır.
Ziyaret zamanı
Hafta sonu
Bekleme süresi
En fazla 10 dk.
Rezervasyon önerilir
Evet