Mükemmel bir tatil için doğru adres 10 numara 5 yildiz bir yer, huzur dolu ve samimi bir ortamda kafa dinlemek için ideal.firsat buldukça gitmek istediğim harika bir konak

Batuhan ve Revna inanılmaz sıcak ve dünya tatlısı bir çift. Rezervasyonunuzu gerçekleştirdiğiniz andan, Otele giriş yaptığınız ana kadar yol tarifinden (konum, videolu anlatım) varacağınız saate sizinle her an ilgili ve irtibat halindeler. Kapıdan girdiğiniz andan itibaren sanki yıllardır yurt dışında yaşayan kuzeninizi uzun süre sonra görmüşsünüz gibi hissediyorsunuz. :) O kadar sıcak, içten ve samimiler. Şüphesiz görenlerin aşık olduğu taş evdeki odanıza girdiğiniz anda sizi saran mis gibi lavanta kokusu, kullanılan minimal ve antika eşyalarla döşenmiş huzur dolu bir ortama adım atmış oluyorsunuz.

Sakin, benzersiz, eşsiz bir yere gitmek istiyorsanız, işte burası. Dağların tepesinde zihninizde ve hikayelerinizde kaybolabilirsiniz.
Otel küçük bir köşesinde saklı bir hazine gibi.

Otel, mimari gülnar hanım sayesinde benzersiz bir ambiyansa sahip. Her köşesinde başka bir hikayenin yer aldığı birçok ürün karşılıyor sizi.

Kahvaltı - harika. Peynir tabağından sıcaklara kadar hiçbir şeyi eksik bırakmamışlar. İhtiyacınız olan her şey masanızda.
Odalar ruhuna uygun, eski köy kapıları karşılıyor sizi. Sade ve zarif Beyaza boyanmış taş odalar.
Personel çok yardımsever, hatta fazlasıyla yardımsever.

Batuhan bey girişten çıkışa kadar tüm ihtiyaçlarınızla ilgileniyor, gerçekten tanıdığım için çok mutlu olduk kendisini. İşini severek yapan birisi. Eşi mutfakta harikalar yaratıyor, özellikle belirteyim fırında kızartılmış taze fasulye salatası ve Et Güveç gerçekten muazzam.

Denize 10 dakika bir mesafede araç ile. Garip adasına mutlaka gitmelisiniz. Batu beyden rica edin, yardımcı olacaktır. Bizi çok tatlı birine yönlendirdi.

Sonuç olarak, Gülnar Sultan birkaç gün geçirmek için güzel bir yerdir ve bu otel o kısa süre içinde kalınacak yerdir.
Keyfini çıkarın!

Yemekler çok lezzetliydi, her şey taze ve özenliydi. Sessiz bir akşamda, Midilli adasına karşı güneşin batışını izlemek gerçekten huzur vericiydi. Evin taş duvarları, ahşap kapıları ve geniş pencereleriyle sıcak bir havası var. Kendinizi rahat ve güvende hissediyorsunuz. Batuhan Bey'in içten ilgisi, Revna Hanım'ın sakinliği ve güler yüzüyle birleşince her şey daha da güzel oluyor. Sohbetleri keyifli, kendinizi misafir değil, dost gibi hissediyorsunuz. Sade, huzurlu ve samimi bir deneyimdi.

Muhteşem doğa ve deniz manzarası yanında kombine sessiz ve keyifli huzurlu bir işletmede ekstra güler yüzlü işletme sahipleri ile vazgeçilmez bir tatil fırsatı her yıl fırsat buldukça tercih ettiğimiz tatil adresimiz 🙂

Angelos isimli odada kaldım, manzara gerçekten çok etkileyiciydi. Odanın içi sade ama çok özenliydi. Eski bir taş yapının içinde olmak, insanı farklı bir zamana götürüyor gibi. Pencereden baktığınızda tüm Kuzey Ege kıyısı gözlerinizin önünde. Midilli karşıda, çok net görünüyor. Sabahları hafif bir rüzgârla uyanmak, akşamüstü odaya dolan gün ışığını izlemek çok keyifliydi. Odada her şey yerli yerindeydi, abartıdan uzak ama özenli bir düzen vardı. Sessiz, sakin ve dingin bir tatil için çok doğru bir tercihti.

Geldiğim andan itibaren zaman duygum değişti. Sanki bulunduğum yer bir takvime ya da saate bağlı değildi. Manzara, o yavaş akan eski zaman hissiyle birleşince bambaşka bir dünyadaymış gibi hissettiriyor. Tarihi dokunun içine işlediği bu yer, ne eksik ne fazla… Tam da olması gerektiği gibi. Hava öylesine temiz ki, nefes alırken içiniz açılıyor. Akşam üzeri bahçede otururken Batuhan Bey yanımıza uğrayıp hem halimizi sordu hem de küçük ama çok keyifli bir sohbete daldık. Samimiyeti, ilgisi, yüzünden eksik olmayan tebessümü gerçekten insana iyi geliyor. Böyle bir ortamda insan sadece dinlenmiyor; hatırlıyor da… kendini, sakinliği ve doğallığı.

Sessizliği tarif etmek zor, çünkü burada duyduğunuz sadece rüzgarın zeytin dallarına dokunuşu ve uzaktan gelen cırcır böceklerinin sesi. Zamanın ne hızda aktığını anlamadığınız bir manzara var karşınızda; Midilli adası gün boyunca değişen ışıkla başka başka hikâyeler anlatıyor. Akşam serinliği ise insanın içine işleyen türden, ne üşütüyor ne de bırakmak istiyor. Şarabınızı alıp bahçenin taş duvarlarına yaslanmış bir köşesine oturduğunuzda, çevrenizdeki her şey yerli yerinde gibi hissediyorsunuz. O şaraplar da öyle rastgele seçilmemiş belli ki; kimi hafif, kimi derin ama hepsi karakterli. Her yudumunda buraya neden geldiğinizi ve neden bir daha gelmek isteyeceğinizi hatırlatıyor size. Gecenin bu sakinliği insana konuşmaktan çok hissettirmeyi öğretiyor.

Önce ailemle keşfettiğim, olağanüstü manzarası,doğasıyla ve sıradışı tasarımıyla kendisine hayran bırakan bir huzur oteli. Aradığınız herşey burada. Özellikle sabah kahvaltısı yöreye özgü ürünlerle bir başka oluyor. İşletme sahibi aile hem sıcakkanlı ve ilgili, hem de sizin sessizliğe olan ihtiyacınızı karşılamak üzere özellikle ortak alanlarda sizi kendinizle bırakmak için üstün gayret içerisinde. O kadar memnun kaldık ki, arkadaş grubumuzla tekrar tüm odaları tutarak gittiğimizde, kendi evimizde gibi rahat ettik ve aktivite yaptığımız zamanlarda tüm ihtiyaçlarımızı fazlasıyla karşılayarak bize destek oldular. Tekrar çok teşekkür ederim, keşke böyle işletmeleri herkes keşfedebilse.

Daha kapıdan girerken bizi karşılayan o sevecen tavır, köpeğime su getiren çalışanlar, bahçede özgürce dolaşmasına izin verilmeleri… Hepsi o kadar doğal ve içtendi ki. Otelin sadece “hayvan dostu” olduğunu söylemek yetmez, burada hayvanlar gerçekten misafir gibi görülüyor. Kahvaltı sırasında masamın yanına kıvrılmış yatarken ona uzaktan gülümseyen Batu Bey’in hali, Revna Hanım’ın patili misafirlerle sohbet edişi bile yeterince kıymetliydi. Bahçede birlikte yürüyüş yapmak, sessizliğin içinde onun huzurla uyumasını izlemek, benim için tatilin en anlamlı anlarından biriydi. Her şeyden önemlisi, bir yere ait hissetmek değil sadece, birlikte ait hissetmekti. Ve bu yer bunu fazlasıyla sağladı.

Burası öyle bir yer ki, hem geçmişi taşıyor hem bugünü sakinleştiriyor. Evin dokusu son derece etkileyici; kalın taşlar, yüksek tavanlar, zarif geçişler… Ama beni en çok içine çeken, o üst katta yer alan camlı kış alanı oldu. Akşamüstü gökyüzü renk değiştirmeye başladığında, kendimi orada buldum. Önümde Midilli silüeti, yanımda kırmızı bir şarap, üstümde cam tavanın hafif serinliği… Renkler camlara yansıyor, şarabın tadı o anla birleşiyor. Ne müzik, ne söz… Sadece o görüntü ve o anın dinginliği. Hiçbir şey yapmadan oturmak bile bu manzaranın karşısında bir eyleme dönüşüyor. Herkesin bir “durma” anına ihtiyacı varsa, benimki buydu.

Sahipleri misafirlerle bizzat ilgileniyor. Odalar çok temiz ve ferah. Manzarası çok güzel. Dinlenmek, taş ev deneyimini sakin bir ortamda yaşamak için her sene gelmeye çalışıyoruz.