Öncelikle merhaba arkadaşlar, yakınımızda kilise ve benzeri yapılar sorgularken burayı gördük ve uğramak istedik. Değirmenköy’de bulunuyor yapı, yol düz gidiyor fakat sol tarafta çeşmenin yanından ilerlemeniz gerekli. Biraz ilerledikten sonra zaten hafiften çatısını görüyorsunuz. Buraya gelenler için aynı hissiyatı verir mi bilmiyorum ama gittiğim çoğu yerden farklı açıkçası bıraktığı etki enerjisi bana inanılmaz geldi. Burayı görmek demek benim için o döneme gitmek gibi oldu. Bir astral seyahattı benim ki bitsinde istemedim. Tabi bu hisler bitsin istemem lakin kafamı kurcalayan şeylerde yok değil. Mesela insan yaşanmışlıkları nasıl olurda böylesine harap edilebilir. Restorasyon zor mu, korumak için önlem almak zararlı mı çıkarır? Gözlerimi yumup dokundum o duvarlara, kolonlara “hey gidi, acaba şuan avucumun temas ettiği yerlere daha önce kaç kişi dokundu, kaç kişi ağladı kaç kişi mutlu oldu bu çatı altında? Hiç bir taşı kaldırayım da altın bulayım demedim, asla dememde! Peki niye, neden bu çukurlar bu saçma sapan karalamalar, zararlar, ziyanlar… Kültürsüzlük, kimliksizlik, vicdansızlık. Başkaca kurulacak cümlem yok.
Bilmem inanır mısınız fakat ziyaretimizin gecesinde rüyamda kendimi burada gördüm. Tersine dünya güllük gülistanlık kilise ise inanılmaz derecede sağlam ve ihtişamlı halde. Ama inanmak istiyorum, umarım insanların yaşanmışlıklarına daha fazla hakaret edilmez ve bir şekilde artık korunulması gerekilen bir alan olur. Orası sizin pornografik itiraflarınızın, içki şişelerinin veya delik deşik edebileceğiniz bir yer değil, olmamalı!
Geçmiş bizim, gelecek gibi
Sevgiler.