2021 yılında oğlumu bu okula 1. sınıfa başlattım. Sınıf öğretmeni H. Hanım’dı. Oğlum okula başladığında çok neşeli, konuşkan bir çocuktu. Ama daha okulun ilk tanışma gününde öğretmen bize gelip "Oğlunuz çok konuşuyor, hareketli, lütfen uyarın" dedi. Biz de ilk kez çocuk okutmanın acemiliğiyle çocuğumuzu uyardık. O andan sonra oğlum okulda hiç konuşmamaya başladı. Her gün gözleri dolu bir şekilde okuldan döner oldu.
Öğretmenin temel derdi, her öğrenciyi kısa sürede okumayı yazmayı öğreten "başarılı öğretmen" imajına ulaşmaktı. Bunu başarmak için çocuklara müfredatın çok üstünde konular yükledi. Henüz harfleri bile tam öğrenmemiş çocuklara ağır matematik ödevleri verildi. Çocuğum gece 12’ye kadar ödev yapmak zorunda kalıyordu. Sabah da erkenden kalkıp tekrar okula gidiyordu. Oynamaya, nefes almaya vakti yoktu. Çünkü öğretmen, kendi prestiji için çocukları baskı altına alıyordu.
Bir veli toplantısında durumu anlattım, çocuğun bu tempodan etkilendiğini söyledim. Ciddiye almak yerine sınıftaki “başarılı” birkaç öğrenciyi örnek gösterdi. Oysa her çocuk aynı değildir. Bu basit gerçeği bile görmek istemedi.
Çocuğum sınıfın temposuna uymayınca, öğretmen bizi doktora yönlendirdi. “Zihinsel bir sorun olabilir” dedi. Psikoloğa götürdük, testler yapıldı. Doktor çocuğun tamamen sağlıklı olduğunu, sadece yaşının küçük olduğunu söyledi. Ama bu sonuçlar da öğretmenin işine gelmedi. Çünkü oğlum onun başarı tablosunu bozuyordu. En sonunda "Bu yıl okula göndermeyin, yaşı küçük zaten" diyerek sorumluluğu tamamen üzerinden atmaya çalıştı.
Oğlum sadece 1.5 ay bu okulda okudu. Ama etkisi yıllar sürdü. Psikolojisini toparlamamız tam 2 yılımızı aldı. Hâlâ o günleri hatırladığında odasına çekilip ağlıyor. Bir gün okuldan gelip "Artık yaşamak istemiyorum" demesini asla unutmayacağım. O gün onu okuldan aldım ve ona söz verdim: Bir daha seni böyle bir yere asla göndermeyeceğim.
Son olarak, bazı öğretmenler dikkat dağınıklığı gibi etiketlerle çocukları ilaç kullanmaya yönlendirebiliyor. Ailelerin bu konuda çok dikkatli olması gerek. İlaç son çare olmalı, ilk seçenek değil.
Bugün oğlum yurtdışında, mutlu olduğu bir okulda okuyor. Öğretmenleri onu birey olarak görüyor, öğrenme isteğini destekliyor. Ne baskı var ne ödev yükü, ama gelişimi çok daha sağlıklı.
Bu yorumu öfkeyle değil, başka ailelerin de aynı acıyı yaşamaması için yazıyorum. Başarı, çocukların üzerine basılarak kazanılmaz. Gerçek eğitimci, çocuğu anlamaya çalışan kişidir; sadece kendi imajını parlatmak isteyen değil.