Girmek yasak, etrafı tellerle çevrili görüş zor. Harabe bir bina.

Mutlaka restore edilip müze olarak kullanıma açılması gerek. Önemli bir değer.

görülmeye değer önemli bir yapı ama daha yakından görmek isterdim

Güzel bir yapı

Avrupa’nın en büyük ahşap yapısının ülkemizde olması gurur verici, mutlaka müze haline getirilmeli ve popülerliğini arttırıcı (müze, film festivali, yetimhane) gibi bir anlamla toplumumuza kazandırılmalı!

İstanbul’un göz ardı edilmiş hazinelerinden biri. Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise en büyük ikinci ahşap binası olan bu yapı; 1898’de otel olarak inşa edilse de yetimhane olarak hizmet vermiş. Yıllarca binlerce çocuğa yuva olmuş. Şu an harap durumda ama hâlâ büyüleyici. Tarihi, mimarisi ve hüznüyle etkileyici bir atmosferi var. Umarım en kısa sürede restore edilir ve hak ettiği değeri görür.

Büyükada Rum Yetimhanesi hikayesini anlatmamız gerekirse; 1898 yılında Fransız mimar Alexendre Vallaury tarafından yapılan Büyükada Rum Yetimhanesi, tamamen ahşap malzemeler kullanılarak inşa edilmiş. Hatta bu nedenle yapının, dünyanın ilk çok katlı ahşap binası olduğu da söyleniyor. Ana ve yan bölümler olmak üzere 3 kısımdan meydana gelen yetimhanenin yan bölümleri 6, ana bölümü ise 5 katlı. Her ne kadar sade bir tasarıma sahip olsa da, oldukça ihtişamlı bir görünüme sahip. bina ilk olarak Prinkipo Palace Otel adı ile inşa edilir ve bir kısmının casino olarak işletilmesi planlanır (hatta bu yüzden bina, Prinkipo Rum Yetimhanesi olarak da anılıyor). Fakat otelin Büyükada’nın ahlakını bozacağını düşünen bir takım kişiler, dönemin Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’i bu konuda ikna ederler ve II. Abdülhamit de binanın otel olarak işletilmesine müsaade etmez. Bu gelişmeler neticesinde faaliyete geçemeyen yapı, el değiştirmek zorunda kalır.

Gidip görülmesi gerekir; içeriye giriş yok maalesef
Dışarıdan incelemek mümkün; tarihini mutlaka okuyun..

Bayram tatili dolayısıyla gittik , büyükadanın bi tepesinde harap halde duruyor, yıkıldı yıkılacak, etrafı çevrilmiş girişler yasak

İçeriye giriş yasak olduğundan sadece tellerin dışından görebilme imkanı olmasına rağmen, hikayesi ve zamanında yaşanılanları tasavvur edince kesinlikle görülmesi gereken bir tarihi yapı.

Her ne kadar virane bir yapıya dönmüş olsa da , binanın büyüklüğü ve ahşap yapısı insanı heyecanlandırıyor. Güzel bir yürüyüşden sonra varılan geniş orman içinde ki bu alan , tarih ve doğa severler için görülmeye değer bir yer.

bahceye girilmiyor kenardan koseden goruyonuz

Restorasyon yapılabilse harika bir yer olurdu.

Güzel bir yer ama kapatılması biraz kötü olmuş etrafını kapamışlar onun dışında güzel bir yer

Alana girip gezmek isterdik fakat özel mülk olduğu için etrafı çevrili. Konumu yüksekte , manzarası çok güzel, önü açık. Lunapark meydanından dinlene dinlene 30 dakikada çıktık.

Yıkılmaya yüz tutmuş haliyle bile gördüğüm birçok yapıdan daha etkileyici

1897 yılında Şark Ekspresini işleten Fransız firma tarafından dönemin en ünlü mimarlarından Alexandre Vallaury’e yaptırılan ahşap bina, casino-otel olarak tasarlansa da Osmanlı Devleti’nden ruhsat alamadı ve 1903 yılına kadar işlevsiz kaldı.

1894’teki İstanbul depreminde yetimhanesi hasar alan Rum tebaa yeni bir bina arayışı içindeyken Patrik III. İoakim yetimhane için en uygun adresin Büyükada’daki Hristos Manastırı’nın yakınındaki boş otel binasının olduğunu söyledi ve tarihe adı ‘yetimlerin annesi’ olarak geçecek olan Eleni Zarifis’in kapısını çaldı.

İçeri giriş yasak. Zaten bakımsızlıkdan yıkılmak üzere. Konumu ve mimarisı muhteşem. Eleni Zarifinin emeği ve gayreti olan bu yetimhane hüzün hissi veriyor. Zaten isminden belli, yetimhane olması geçmişde yaşadığı zorlukları acıları bu yapıya hapseder . Az çok enerjiyi hisseden herkes buraya gelince hüzün korkuyu hisseder. İçeri girmek yasak olmasına rağmen duvarlarından baktığınızda o hissi alırsınız. Büyük adaya gelirseniz Aya yargı tepesi güzergahina burayı da alabilirsiniz. Hatta adanın buraya yakın yerlerinde terkedilmiş başka evlerde. Vardır. Ama kime aittir kimler kalmıstır bilinmez. Çok garip bir enerjisi var. Eminim ki burada kalanların bir hikayesi vardır. Yada bu yetimhanede kalan çocuklara ne oldu. Şimdi hayatta kalan varmıdır? Yada burası restore edilecek mi ? Daha nice sorular sorular sorular cevapsız kalan sorular ile ayriliyorsunuz. Restore edilmesi ve bir şekilde ziyarete açılması gerektiğini düşünüyorum. Restorasyonu zor olsa bile bir şekilde yeniden aynı mimari ile yapılabilir.

Merhabalar Büyükada Rum yetimhanesi görmek bizim için çok güzel bir deneyimdi ve Hatta orayı gezmek ve değişik yerleri öğrenmek güzeldi fakat binanın etrafı çok tehlikeli Çünkü orada yaşayanlar yani sokakta kalanlar içki içenler filan oradaydı bu tehlikeliydi ama bize Musallat olmadıkları için bir şey demiyoruz Burası özel mülk olduğu için girmek yasak ve binaya girenler içinse binanın giren kişinin üstüne çökme tehlikesi var ama böyle bir yapının hala ayakta durması bizim için değişik bir olay Ama çok güzeldi orayı gezmek çok eğlendik Orada değişik fotoğraflar çekebildik ama buraya yayınlamayacağım Ben orada içeri girmeye çalışmanızı tavsiye etmiyorum Biz denedik Ama zaten güvenlikler var ve köpekler var orada Ben Arkadaşlarımla gittim Siz ailenizle veya istediğiniz kişilerle girebilirsiniz yani beklemeye de gerek yok gidenler için iyi eğlenceler.

Bir gününüzü adalara ayırdıysanız görebilirsiniz ulaşım pek kolay değil kalabalık bir zamanda gittik. Etkileyici bir bina korkunç ama bakımsız. Adada böyle tarihi mekanların hiç birine giriş yok öyle uzaktan bakıp dönülüyor.

İsa tepesinde 1898 yılında Fransız bir şirketçe otel amacıyla inşa ettirilmiştir.Ancak ruhsat alamayınca o dönemin patriği tarafından satın alınıp yetimhane olarak kullanılıyor.60 yıldır kapalı olan yapı dünyanın ilk çok katlı ahşap yapısı.Ziyarete kapalı...

Bina görebildiğimiz kadarıyla çok güzel. Keşke bakımsız kalmasaymış. Dünyanın en büyük 2. Avrupa'nın ise en büyük 1. ahşap yapısıymış. Pera Palas Otelin mimarının elinden çıkmış bir yapı sonuçta. Yıkılma tehlikesinin olduğu uzaktan bile belli oluyor fakat en azından bahçenin kapısı yüksek olmasaydı da uzaktan bakabilseydik. Eğer Aya Yorgi Kilisesine gitmeyecekseniz veya planladığınız yürüyüş güzergahının üzerinde değilse rotayı değiştirmenize gerek yok, zaten rahatça göremiyorsunuz.

Biz uzaktan ihtişamını görüp çok etkilendik ve yanına gittik. İçeri zaten girilmiyor etrafını dolaşarak görebilirsiniz. Avrupanın en büyük, dünyanın ikinci büyük ahşap yapısı olarak biliniyormuş. Binanın neredeyse yıkılacak durumda olması bizi üzdü. Keşke daha çok değer verilip restorasyonu yapılsa. Çünkü arazisi ve binanın yapısı gerçekten çok etkileyici. Bence mutlaka gidilmesi ve yıkılmadan görülmesi gereken bir yer.

Mükemmel bir yapı daha iyi korunmalı
Önemli bir yer.

Enteresan bir yer, biraz korkutucu ama o kadar katlı ahşap bir binanın bu kadar uzun süre ayakta kalabilmesi enteresan

çok güzel bir yer keske restore edilse manzarası devasa büyüklükte bence yaa

Özel mülk olduğu için bahçeye girilmiyor. Kenardan fotoğraf çekilebilirsiniz. Tarihi büyüsü var biraz da ürpertici

Zor ayakta duran bir yapi. Ozel mulk oldugu icin iciri giris yasak. Tel cit etrafindan dolasarak fotograf cekebilirsiniz. Boyle bir yapinin kultur ve turizm bakanligi tarafindan restore edilip halka acik hale getirilememesi cok uzucu

Ne umutlarla yapılan ve sonunda bu hale gelen farklı bir dünyadan getirilmiş gibi duran bir yapı.

Ben yerde kanlı bezler ve bir sürü kemik buldum ama 5 yıldızı hakediyor.

İçeriye veya yakınına girilemiyor, ama bisikletle gidip uzaktan da olsa görmenizi tavsiye ederim

Muhteşem biryer. Merkezden elektirikli dolmuşlar çıkıyor. İstanbulkart ile 68 lira gidiş 68 lira dönüş. Ben yürüyerek 20 dakikada çıktım . İmkanınız varsa yürüyerek çıkıp evleri çevreyi inceleyin derim.

Yetimhane içine girilmiyor etrafından görebiliyorsunuz. Aşırı bakımsız yıkılmak üzere ama görülmesi gerekiyor.

Kapalı tabii ki ama keşfetmek o yolu aşarak ulaşmak güzeldi. İçeride koyunlar vardı¿

2010 yılında çekül vakfıyla gelmiştim, o zamanlar restorasyonunun yapılacağı söyleniyordu.. Yıl 2024 ve yine yolum düştü,, çok üzüldüm bu halini görünce.. yazık, şimdilerde restorasyonu kaldıracak gücü bile yok artık bu muhteşem yapının.

İçeri girmeyi bırak dışardan uzaktan resim dahi alınmıyor restore edilicekse edilsin artik

Yabancıların içeri alınıp Türklerin alınmadığı tarihi bir yer.

Ful tahtadan yapılmış şuana kadar yanmaması yada yakılmaması garip manzarası efsane konumu güzel şehirden uzakta artı kimsede korumuyor güvenlik görevlisi görmedim ama nedense hâlâ aynı vaziyette kalmış artık ortodoks kilisesi mi koruyor bilemedim

Rum Yetimhanesi, 1898’de Büyükada’da inşa edilen ve 1964’e kadar çocuklara ev sahipliği yapan, Avrupa’nın en büyük ahşap yapılarından biridir. Neo-klasik tarzda tasarlanan yetimhane, 20. yüzyılda eğitim merkezi işlevi görmüş, 1964’te kapandıktan sonra bakımsızlıktan dolayı harap hale gelmiştir.

Çok güzel bir yapı ama günümüzde harabe bir şekilde ayakta kalmakta. Özel mülk olduğu için içeriye giriş yok çitlerin etrafından yürüyerek görmek mümkün. Bazı yerler engebeli ve taşlık dikkat etmek lazım. Bir gün restore edilmesi umuduyla...

Güzelim eseri birileri el atsa da tadilat yapılsa

İçerisi harabe olduğu için demir çitlerin ardından bakıyorsunuz Vapurdan indikten sonra en az 45 dk yürüme mesafesi var sizin tercihiniz yinede

Çok güzel fakat ciddi oranda bakımsız turizm Bakanlığının bu gibi eserlere bir an önce el atması gerekir. Sadece kendi turizmleriyle ilgileniyorlar

Yıkılmak üzere gibi duran bir yapı l. Büyükada da yürüyüş yaparken ya da bisikletle gezerken yukarilardan veya önünden geçmeniz görmeniz gereken ilginç bir nokta. Adalar deyip geçmemek lazım, adalar görsel anlamda oldukça zengin ve ilginç.

Çökmeye yüz tutmuş, bahçesine dahi girmenin yasak olduğu tarihi yapı. Adanın tarihinin önemli bir parçası. Dışarıdan izlemek mümkün. Bulunduğu tepeye sadece manzarayı görmek için bile çıkılabilir.

Çok eski bir ahşap yapı bence restorasyon yapılabilir

Kapalı, Girilmez, Özel Mülk..
Bu tarz bir yer nasıl özel mülk olabiliyor? Restorasyon yapılmayacaksa bile en azından bina yanına girilebilmeli. Binanın etrafı dikenli tel ile çevrili. İçeride koyunlar ve tavuklar var. Bina da etrafı da çok çok büyük. Bu alan değerlendirilmeli.

Ayakta kalan en büyük ahşap yapılardan bir tanesi. Kesinlikle Büyükadada görmeniz gereken yerlerden bir tanesi. Heybetli duruşu içeri gitmeyin yasak olmasına rağmen dışardan güzel fotoğraf imkanları sunuyor.

Yapıyı tellerin dışından görebiliyorsunuz. Atmosferi, rengi bile bir farklı. Lunapark yazan mevkiden 15 dk sol yokuşa çıkınca varırsınız. Sonra düz aşağa salıp iskeleye varırsınız.

Gerçekten harika görünen bir yapı. Özel mülk olduğu için etrafı kapalı, giremiyorsunuz fakat kesinlikle görmeye değer bir yer olduğunu düşünüyorum.

Bu muazzam tarihi yapını nasıl olurda restore edilip halka açılmaz inanın ki aklım almıyor, BüyükAda turunuzda Kiliseden sonra çarşıya inarken bu istikamet üzerinden giderseniz yol üstü bir uğrayıp göz gezdirebilirsiniz. Bahçesins bile girebilsek yeter ancak demir parmaklıkların ardında mahkum olmuş bir yapı maalesef. Yolu biraz yorucu, kiliseden sonra nefes nefese kalabilirsiniz ama yap zaten yeterince nefesinizi kesiyor. BüyükAda'a böyle onlarca kaderine terkedilmiş yapı var hepsini fotoğrafladım. Umarım en yakın zamanda bu yapılar restore edilip geziye açılması dileğiyle.

Dünyanın en büyük ikinci, Avrupa'nı ise en büyük tek parça ahşap binası.

İstanbul'un meşhur doğa üstü mekanlarından.

Kiliseden sonra aynı iniş yönünden çıkın. Ama önermem. Yürüyerek vapura erişecek başka yol bulun derim. Giriş kapalı. Fotoğraf bile zor çekiyorsunuz.

Guzel

Giderken biraz yorulabilirsiniz uzaktan bakiyorsunuz

tam goremedim ayayorgi kilisesinden gozukuyordu orasi mi emin degilim

Yanına yaklaşılmıyor çok görülmüyor ama yine de güzel

Yapı güzel ama bakımsız ve içine girilmiyor

Ahşaptan yapılması ve ahşap yapıya göre olan büyüklüğü etkileyici.

Filmlere konu olacak bir yer. Umarım gerekli çalışmalar yapılır ve bu güzel yapı korunur.

Ziyarete kapalı. Sakın gitmeyin. Çevresinde zaten hiçbir şey yok. Hele ki adabüsle hiç gitmeyin 65₺ paranız boşa gider

İçeriye giriş yok kapıdan uzaktan gördüğünüz kadarı ile boşuna bayır çıkıp görmeye gelmeye değmez biz ettik siz etmeyin 😂

O kadar yol yürüyüp bir harabe ile karşılaşıyorsunuz zaten araziye giriş yok, aslına uygun restore edilip ziyarete açılsa keşke,..malesef turizme, tarihe, doğaya önem verilmiyor..

Korku filmi gibi gidip girilmesi gereken yerlerde bence.

Gereksiz yere oraya kadar yürümüşüz çünkü bahçesine dahi gidemiyorsunuz demir parmaklıklar ardından bakıyorsunuz. Foto bile doğru düzgün çekilmiyor bu sebeple. Yol uzun ve yorucuydu. Gitmek isterseniz adada meydana yakın biryerden otobüsler kalkıyor oradan otobüse binip gidin. Yerliler yürüyerek çıkmanızı öneriyor ama bu kadar yokuş çıkmaya ve yürümeye alışkın değilseniz çok zorlanırsınız zira düz yol yok. Biz otobüse binmediğimize pişman olduk. Dikkat etmeniz gereken diğer nokta otobüsler duraklarda durmuyor çoğunlukla ,zaten ana duraktan dolu çıkıyorlar yer olmuyor çünkü yalnızca koltuk sayısı kadar insan alıyorlar. Ambians olarak güzel fakat o kadar yürüyünce onunda keyfini çıkaramıyorsunuz :)

içeri giremiyorsunuz

Oldukça görkemli bir yapı

Muhtesem bir yapi bakim yapilirsa cok daha iyi olur

Söylentilere göre büyük bir yangında yanmış ve kullanılamaz hale gelmiş bir yapı.

Tırmanmak yorucuydu , içeriye giremiyorsunuz

Gitmek nasip olmadı minibüs geldi çıkalım dedik tek kişi 50₺ dedi nakit daha pahalı dedi tabiki binmedik ve gitmedik ada içindeki bir minibüs neden pahalı olabilir sorarım size, bizde o parayla diğer adaya geçtik
Turistler gezsin herşey pnlar için uyarlanmış

O kadar yürümeye değmiyor ama yine de gidilebilir. etrafı çevrili uzaktan bakabiliyorsunuz harabelik olmuş açıkçası

Özel mülk olduğu için bahçesine giremedik. Bahçe dışından bakılabiliyor. Devasa ahşap bir yapı çok güzel. Ormanlara giriş yasağı geldiği için çevresini dolaşamadık.

Dünyanın ikinci en büyük ahşap yapısı deniliyor..Görüntüsü gerçekten çok büyük ve etkileyici.Ne yazıkki içeriye girmek yasak.Hem dikenli teller hem de güvenlik şeridi ile etrafı çevriliydi.Yıkıldı yıkılacak kaderine terk edilmiş bir vaziyette keşke zamanında restore edilip ziyarete açık olsaydı.Böyle bir yapıyı yakından görmek isterdim.

Özel mülkiyet, giriş yapsak etrafı çevrili demir parmaklık ve dikenli tel şeklinde. Bakımı yapılıp halka açılsa çok güzel mekan. Buraya yürüyerek çıkmak biraz yordu bu sıcaklarda ucundan bakıp dönmek üzüyor.

Ziyarete kapali maalesef! Dışardan görünen kısmı ile idare edeceksiniz. Yine de adanın her yeri görmeye değer!

Muhteşem manzarası olan, Büyükada’nın zirvesinde bir harabe. Yıkılmak üzere ve bakımsız. Giriş yasak yalnızca korkulukların ardından bakabilirsiniz. Binayı görünce “kapakçığın hayatı” animasyonu aklıma geldi. Buraya eşimle birlikte bebeğimizle bisiklete binerek çıktık. Yokuş yorucuydu ama manzarayı görünce mest olduk. Bisikletle sahile inmek de çok zevkli. Bir daha gitmeyiz ama ilk kez çıkmak isteyenler için güzel bir rota ✌🏻

Büyük bölümü çökmeye yüz tutmuş korku filmi mekanlarını çağrıştıran otantik bir mekan. İstediğiniz zaman gidebilirsiniz çünkü etrafı kapalı ve giriş yasak. Herşeyden öte etrafında doğal dokunun verdiği eşsiz bir huzur ortamı var. Uzun saatler kalıp kafayı resetleyebilirsiniz.

Büyüleyici

Kapalı

Çok güzel ve herkesin görmesi gereken bir yer

Ziyarete kapali, ancak disaridan gozlemleme sansina sahipsiniz

Gezilecek yerlere eklenmiş ancak giriş yasağı var trajikomik 😒😒

Etkileyici bir hikâyesi vardı. Keşke içerisini gezmek de mümkün olsa

Maalesef çok uzaktan görebildik, tabii çok bakımsız halde umarım restorasyonu kısa zamanda yapılabilir

Etrafındaki koyunlar cok tatlı 😭😭 keske daha yakından görülebilse, giriş yasaktı demirlerin arkasından görebildik

Yıkıldı yıkılacak. Başka ülkede olsa restore edip turist cazibe merkezi yapar ama bizde adı Rum diye atıl bırakılmış bir yer.

Ah keşke yakından da görebilseydik. Buyuleyiciydi. Korunma onleeri bahçe içinde olsaydı da hiç değilse bahçesine girebilseydik.. binaya elbette giremezdik güvenlik açısından ama yakından görmek isterdik

Bu yetimhane uzun zamandır rüyalarıma giriyordu son gittiğimden beri. Buranın bir ruhu var bunu hissediyorum gördüğümde. Bakımsızlıktan yakında çökecek burası, restore etmeye çalışsan çürüklükten çöker zaten. Kendi haline bırakılmış şiddetli bir fırtınada yıkılmak için gün sayıyor güzelim bina.

Muhteşem bir yer keşke içerisine girebilseydik özel mülk girilmez yazıları ile kapatılmış ve havyanların otlama alanı yapılmış o ahşap bina çürümeye terk edilmiş. Çok yazık olmuş

Fotoğraflarda göründüğünden çok daha büyük çok daha etkileyici. İçeri giriş yasak etrafı sessiz ve ürkütücü. Biz gittiğimizde kimse yoktu etrafta. İçeriden ufak bir ses duyduk ama hayvan sesi de olabilir içeride horoz ve tavuklar vardı. Bahçesi çok büyük. Yolu biraz zahmetli.

yıllardır devletimizin bu yeri restore etmesini ve ziyarete açmasını bekliyorum fakat hiç bir yetkili bir adım atmıyo ve bu kadar güzel bir yer göz göre göre yok oluyo herkese kesinlikle gidin görün demek isterdim fakat duvarlardan içeri giremezsiniz girsenizde artık harabe olduğu için güvenli şekilde gezemezsiniz

Büyükada turumuz sırasında buraya bisiklet ile geldik. Arazi içerisine giriş yasak. Etrafı dikenli tellerle çevrili durumda. İçeride bir adam ve çocuk gördük, bekçilik yapan bir aile olabileceğini düşündük. Özü bozulmadan restore edilebilirse iyi olur, yıkıntı olan bölgeleri mevcuttu. Tarihine dair daha çok bilgilendirme yazısı olabilirdi

Bakımsız ve kaderine terk edilmiş.

Harika bir yapı her gittiğimde izlerken buyuleniyorum.

Yıkılmış harene

Özel mülk yazıyor içeri giremiyorsunuz .
Ahşap bir yapı olarak çok güzel duruyor

İçeriye girişi yasak özel mülk olduğundan boşa gitmeyin yer sahibi koyun besliyordu içeride ben gittiğimde onu görebildim

1898-1899 yıllarında bir Fransız şirketi tarafından otel olarak inşa edilen bu yapının mimarı Alexandre Vallaury dir.. Daha sonrası yetimhaneye dönüştürülmüş, 1. Dünya savaşı sırasında kuleli askeri mektebine ev sahipliği yapmıştır... Avrupa'nın en büyük, dünyanın 2. büyük ahşap yapısıdır 👍👍 yapı riskli olduğundan içeriye ziyaretçi alınmıyor, bahçesi sınırından görebilirsiniz ☘️☘️

İnanilmaz guzel bir goruntu vardi. Maalesef bina yikilmak uzere. İceriye girmek yasak. Fakat arazi ve manzarasi mithis.

Büyükada’da gezilebilecek yerlerin başında geliyor. İçerisine girmek mümkğn olmadığı gibi bahçesine de giriş yasak. Sadece demir parmaklıkların ardından bakabiliyorsunuz. Büyükada feribot iskelesine 40 dakikalık yürüme mesafesinde. Bulunduğu konumu uzak kalsa da muhakkak gidip görmenizi tavsiye ederim.

Çooook ilgi çekicii

Güzel

Ürkütücü

Acilen Turizme kazandırılmalı.

Nasıl özel mülk olabilir abi kafayı yersiniz. Skandal

Mutlaka görülmesi gereken bir yer.

Kapalı
Maalesef yıkılmak üzere
Ama çok ürkütücü bir görünümü var

Yıllardır atıl kalmış etrafı citlerle çevrili dünyanın en büyük 2.ajsap yapısı...

Giriş yasak olsa da dışarıdan bakmak bile çok ek bir bina

Tarihi dokusuyla dünyanın sayılı ahşap evlerinden birtanesi.

Dünyanın ikinci en büyük akşap yapısı*

Çok değişik bir yapı içeri girilemiyor ama uzaktan bakmak bile güzel

Dünyanın 2.en büyük ahsap yapısı bugün hala gizemini koruyor yıkılmadan görmek lazım yalnız neden Türk topraklarında Rumlara devredilmiş çok düşündürücü.

Gerçekten adaya gidipte rum yetimhanesine uğramadan dönmeyin derim görülmesi gereken bir yer çok farklı bir havası var kocaman bir bahce kocaman bir yapı bir tepe üzerinde bir inci misali anlatılmaz yaşanır ben çok etkilendim yapıyı görünce sonrada araştiriñca tarihçesini yaşanılanları dahada etkilendim ki tarihle pek aram yoktur merakta etmem fakat çok dikkatimi çekti ama öyle Bırakılmamalıydı restoresi yapılmalıydı öyle bir yapının harabe halde çok üzüldüm ne yaşanmışlıklar var o yapıda çok yazık...

Tamamı ağaçtan yapılmış dünyanın en büyük 3. Yapısı olduğu söyleniyor. Son hali çok üzücü yıkılmak üzere. Yetkililerin anlaşamaması burayı bitiriyor.

Yetimhane atıl durumda fakat ormanı mükemmel, cennet diyebilirim.

Muazzam bir yapı ancak giriş kapalı olduğu için uzaktan gözlemledik.

Tam tepenin üzerine kurulu zaten sadece dışarıdan bakılabiliyor. Biz bisikletle gittik oraya gidene kadar zaten gezmiştik yarı yolda bize acıyıp arabasına alanlar olmasa biz daha çıkamazdık. Ama iyi yanı inişi kolay az yokuş çıktıktan sonra tamamen yokuş aşağı hiç zorlanmadan inersiniz. Araba kiralamışsanız gidilir yoksa müzelere falan gidin yorulmanıza deymez

Maalesef içeri girilmiyor. Ama dışarıdan bile görüntü muazzam.

Çok ihtişamlı bir yapı fakat harabe durumda.

Özel mülk ve sahipleri içeri girişe izin vermiyorlar.

Hadi bilinçsiz insanlardan korumak için duvar ile çevirip üzerine E Tipi cezaevi gibi dikenli tel çekmenizi anladım da, bir de tellerin arasına içerisi görülmesi diye ne diye yeşil branda çektiniz?

Bu kadar saklamak niye, yapı zaten dökülüyor, madem bu kadar önem veriyorsunuz bu binayı korumak için iyileştirmek için çareler arayın. Beş yıldız puanı binanın tarihine ve amacına veiyorum.
İçeride binaya hiç bir faydası olmadan bekleyen gardiyanlara değil.

Hikayesi bizi çok etkiledi. Etrafını çevirmişler. Yetimhanenin tahtalarınin eskimesi ve artık yikilacak bir hale gelmiş olmasından dolayı giriş yapmak yasak. Ama tuhaf ki Yetimhanenin girişi yasak olan bahçesinde koyunlar otluyordu. Etrafta yaşayan evler bazı zamanlarda yetimhaneden çocuk çığlıkları duyduklarını iddia ediyorlarmış. Başına bir çok şey gelmiş bu yetimhanenin. Farklı ve etkileyiciydi. Ayyakkabi olarak eklediğim resim ise yetimhanede çıkan yangında ölen çocukların ayakkabısıymis. Büyükada müzesinde sergilenmekte.

Girip gezmek mümkün değil, sadece demir parmaklıkların ardından bakabiliyorsunuz ancak çevresini dolaşıp manzarasını izlemek keyifli☺️

Çıkması biraz zor.Ancak yolda adanın bambaşka bir yüzünü görüyorsunuz çıkarken.70 ler İstanbul’unu anımsatan manzaralarla karşılaşıyorsunuz yukarı mahallelerde.Yetimhane binasının etrafı ürkütücü derecede sessizdi.Bahçesinde koyunlar ve ineklerin Çan sesleri ve horoz sesleri vardı.Biraz ürkütücü bir yapı.

Çıkması biraz zahmetli olsa da kesinlikle görülesi muhteşem bir yer. Fotoğraflardan göründüğünden çok daha heybetli ve büyük görünüyor. Etrafı duvarla örülü ama parmaklıklardan gayet rahat görünebiliyor. Bakımsızlıktan ötürü kaderine terk edilmiş vaziyette, insan üzülüyor bu haline:(

Gerçekten çok büyük merak ve hevesle gidip hayal kırıklığına uğradık. Fotoğraflarda görüldüğü gibi içine girilmemesini anliyorum fakat avlusuna bile girilmemesini anlayamadım. Resmen ağaçların arasından 50 metre öteden parmaklar ardından görebilirseniz görün.