1851'de tek katlı ve ahşap olarak inşa edildi. Farklı tarihlerde onarım gören iskelenin 1899'da yerinin değiştirilmesi talep edildi ve 1920'de bugünkü yerinde ahşap kazıklar çakılarak yeniden inşa edildi.1986'da kapsamlı bir onarım gördü. Tarihi boyunca sık sık kazıkları değiştirilen iskele son tadilatında beton kazık üzerine inşa edildi. Özgün mimarisini koruyarak günümüze ulaşan iskele ahşap olup üzeri kiremit ile örtülüdür.
Bebek tarihi
Bebek semtinin bilinen en eski adının, Skallia (iskeleler) sözcüğünün bozulmuş bir biçimi olan 'Hallai' olduğu ileri sürülmektedir.
Bunun yanı sıra 'Bebek' adının kökleri Evliya Çelebi’ye göre, Fatih Sultan Mehmed, Rumeli Hisarı yapımı ve kuşatma sırasında bölge asayişini sağlamak için Bebek Çelebi lakaplı bir bölükbaşı tayin eder. Bebek Çelebi, semtte bir köşk ve bir bahçe yaptırır. Asıl adı Mustafa Çavuş olan bu kişinin vefatından sonra da semt onun adıyla anılmaya başlar.
Bizans döneminde Bebek’te, avcı ve balıkçıların koruyucusu sayılan 'Dieana' adına bir tapınak ve 'Artemis' adına bir adak yeri yapılmıştı. Yine Bizans döneminde aziz Michael ya da aziz Gabriel için yaptırıldığı sanılan bir kilise vardı. Bebek’te bulunan ve hâlâ ayakta olan bir Rum, bir de Katolik kilisesinden birinin bunlardan biri olduğu düşünülmektedir.
İstanbul’un kuşatılması sırasında burada Bizans egemenliğinin zayıfladığı, hatta çevredeki bazı balıkçı köylerinin Galata’ya bağlı olduğu sanılırken, 18. yüzyılın ilk çeyreğine kadar yörenin pek bilinmediği, varolan kasırların terk edildiği, hatta bu harabelerde barınan haydut ve eşkıyalar yüzünden semtin kötü bir üne sahip olduğu biliniyor. O güne kadar hakkında hiç de iyi şeyler söylenmeyen Bebek, III. Ahmed ve sadrazamı Damat İbrahim Paşa zamanında tanınmaya başlar. Bu dönemde, Bebek bahçesinde Hümayunabad Kasrı, Bebek Camii, mektep, çeşme, hamam, değirmen ve dükkanlar inşa edilir, semt kalabalıklaşmaya ve şenlenmeye başlar.
Bu gelişme içerisinde Türkler, Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler semtte teker teker köşkler, yalılar ve konaklar yaptırmaya başlamışlardır. Yazılı kaynaklardan, daha sonraları Hasan Halife Bahçesi’nden, Kayalar Köyü’ne kadar uzanan arazinin parsellenerek halka satıldığı, sahil devlet erkanına ayrılırken, köyün içindeki arsaların halka verildiği bilinmektedir.
18. ve 19. yy'a ait tüm gravürlerde Bebek, Bebek Kasrı’nın egemen olduğu sahilde, yalıların birbirini izlediği tepelere doğru birkaç ahşap köşkün süslediği, bol ve büyük ağaçlıklı bomboş ve yeşil yamaçlara yaslanan bir semt olarak görülmektedir.