Tarihle iç içe, bakırın büyülü dünyasına yolculuk…
Gaziantep’e gelip de Bakırcılar Çarşısı’nı görmeden dönmek, şehrin ruhunu tam anlamıyla yaşamamak olur. Bu çarşı, yalnızca alışveriş yapılacak bir yer değil; yüzlerce yıllık bir zanaatin, emeğin ve kültürün kalbinin attığı yaşayan bir tarih müzesi adeta.
Bakırcılar Çarşısı’nın tarihi, Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. Özellikle 16. yüzyılda, Halep ve Şam kervan yolları üzerinde önemli bir ticaret merkezi olan Gaziantep’te, bakırcılık da büyük önem kazanmış. Çarşı, o dönemlerden bugüne dek ustaların el emeğiyle hayat bulan bakır ürünleriyle meşhur olmuş. Günümüzde UNESCO tarafından tescillenen Gaziantep’in gastronomik mirasının yanında, el sanatları da aynı derecede korunuyor ve yaşatılıyor.
Çarşıya adım attığınız anda, geçmişin izleri buram buram üzerinize siniyor. Daracık taş sokaklar, ahşap kepenkli dükkânlar, çekicin bakıra her vuruşunda yankılanan o otantik ses… Tüm bunlar insanı zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Her dükkânın içinde yıllarını bu sanata adamış ustalar, hâlâ geleneksel yöntemlerle bakır işlemeciliğini sürdürüyor. Kimi tabak işler, kimi cezve… Kimi ise tamamen sanatsal değeri olan işlemeli panolar üretir.
Burada yalnızca ürün değil, hikâye de alırsınız. Ustalardan biri bana, dükkânındaki oymalı bir bakır tepsinin yapımının tam 2 hafta sürdüğünü anlattı. Bu sabır ve emeğe saygı duymamak elde değil.
Ayrıca çarşı çevresinde yer alan kahvehaneler ve geleneksel tatlar sunan küçük lokantalar da ortamı tamamlıyor. Menengiç kahvesi içip dinlenirken, çarşının ruhunu daha derinden hissediyorsunuz. Yerli halkla sohbet etmek, ustaların atölyelerine girip birkaç kelam etmek, burayı turistik bir duraktan çok bir kültür ziyareti hâline getiriyor.
Sonuç olarak: Bakırcılar Çarşısı, Gaziantep’in sadece bir ticaret noktası değil; yaşayan, nefes alan bir kültür mirası. Eğer tarih, el sanatı ve yerel kültürle iç içe bir deneyim yaşamak istiyorsanız, mutlaka uğramanız gereken bir yer. Üstelik sadece gezmekle kalmayın; oradan bir parça da götürün. Çünkü her bakır eşya, bir ustanın kalbinden dökülmüş gibi…