Araç hızlı geldi, alkışlıyorum. Çünkü artık bekletmemek bile “lüks hizmet” kategorisinde. Bindim, ilk durağım marketti. Daha ben inmeden şoför bey panikte:
“Yer yok, nereye park edeyim?”
Ben de elimle gösterdim: “Sol şerit boş.”
Yani boş olan sadece park yeri değilmiş meğer…
Ama susmayı tercih ettim. ‘Kör müsünüz?’ demek aklımdan geçti ama kalbim izin vermedi.
Market alışverişi bitti, tekrar bindim, sonra ATM’ye uğradık. Kısa kısa işler… Ama belli ki bazı insanlar için sabır, araçta opsiyonel geliyor.
Güler yüz mü? O zaten opsiyonel değil, iptal edilmiş.
Çünkü bizde hizmet, artık şöyle bir denklem:
Maksimum gelir + minimum çaba – sıfır empati = Günümüz esnaf ruhu
Nezaketi lüks sayıyoruz, anlayışı zaman kaybı…
Direksiyona geçince, sadece aracı değil; sabırsızlığı, ön yargıyı ve bazen de o meşhur “memleket kabalığını” da sürüyoruz.
Unutmayın:
Taksi sadece bir ulaşım aracı değil.
Bazen sizi gideceğiniz yere götürür, bazen de medeniyetin ne kadar uzağında olduğumuzu yüzünüze çarpar.