Kekova yolundan dönerken fark ettiğim bir güzellik…
Sadece göze değil, kalbe de dokunan bir yer.
U dönüşü yaptım, içimden bir ses “dur” dedi.
Bir çay molası sandım, ama içimde yer eden bir anıya dönüştü.
Uzaktan o çiçeklerin açması…
Yaklaştıkça anlıyorsun: „burası kalpten gelen bir emek.”
Çiçeklerin içinden geçerken düzeni, sadeliği, huzuru hissettim.
İlk bakışta fark ediliyor: Tertipli, düzenli, tertemiz.
Zeynep Hanım’ın yüreği gibi…
Tüm bunlar ve o huzur, Zeynep Hanım’ın içtenliğiyle birleşince kelimeler yetmedi.
“Çayınız var mı?” dedim.
“Yok ama 5-10 dakikaya hazırlarım,” dedi.
Güler yüzüyle birlikte sunduğu o çay, günümün en güzel detayı oldu.
Üstelik bir de kendi yaptığı nefis kurabiyeleri ikram etti…
Ücret almadı, ama ben bu emeğin karşılığını ve bereket parasını vermekte ısrar ettim.
Çünkü bazı lezzetler sadece damakta değil, gönülde iz bırakıyor.
Sohbetimiz içtendi…
Giderken bir avuç taze kekik verdi,
“Şifa olsun,” dedi.
Yüreğe işleyen o zarif hediyelerden…
Bazen bir yer sadece güzel değildir…
İçindeki insanların yüreğiyle anlam kazanır.
Zeynep Hanım ve eşi burayı bir mekândan öteye taşımışlar:
Bir durak, bir nefes, bir tebessüm yeri…
Fotoğrafları arkadaşlarıma attım, dediler ki:
“Burası cennet mi?”
Evet… Cennetin bir parçası.
Ve Zeynep Hanım da onu yüreğiyle güzelleştiren bir melek.
Bu yolculuğun bana kattığı en özel tanışıklıklardan biri…
Eğer yolunuz düşerse, mutlaka uğrayın.
Bir çay içiminin, bir kekik kokusunun bile yüreğe dokunabileceğini hatırlayın.
Hizmet: 5/5 | Konum: 5/5Otelde öne çıkanlar
Çocuklar için uygun