“Koca Bir Şehir, Küçük Bir Stadyum: 11 Nisan’da Tribün Var, Ruh Eksik”
“Bir şehir neyle övünür? Tarihiyle, yemekleriyle, insanıyla... Peki ya sporu?”
Urfa, binlerce yıllık medeniyetin kalbi olabilir ama iş 11 Nisan Stadyumu’na gelince işler ne yazık ki aynı ihtişamda değil.
Ziyaret ettiğimde içimi kaplayan ilk his şu oldu: “Burası bir stadyumdan çok, geçmişten kalma bir hatıra gibi.”
İçeri adım attığınızda bir boşluk hissi geliyor. Tribünler var ama coşku eksik. Çim var ama karakter yok. Taş var ama ruh yok.
Olumlu tarafları var mıydı? Evet, birkaç maddeyle sıralayayım:
Şehir merkezine yakın olması ulaşımı kolaylaştırıyor.
Maç günlerinde belli bir heyecan oluşuyor, özellikle Urfaspor’un taraftar grubu kendini hissettiriyor.
Temizlik, tuvaletler, genel düzen fena değil. Ortalama Anadolu stadyum standardında.
Ama eleştirilmesi gereken yerler? İşte asıl mesele burada başlıyor:
Atmosfer yetersiz. Tribün dizaynı ve akustik öyle bir düzende ki tezahüratlar havaya karışıyor, etkisini kaybediyor.
Stadyum modern değil. Sahaya bakan koltuklar yıpranmış, gölgelik alanlar sınırlı.
Giriş çıkış organizasyonu zayıf. Güvenlik görevlileri yeterince eğitimli değil, bazen gereksiz gerginlik yaşanabiliyor.
En can alıcı detay: Stadyumun sportif vizyonu yok. Altyapı yok, gençler için motivasyon yok. Koca şehirde sanki sadece “bir şey yapılmış olsun” diye yapılmış gibi duruyor.
Bir şehri ulusal çapta tanıtan şeylerden biri de spor yatırımlarıdır.
Ama 11 Nisan Stadyumu bu anlamda sadece bir isimden ve beton bloklardan ibaret.
Halbuki bu topraklardan nice yetenekli çocuklar çıkabilir, yeter ki onlara vizyon sunan bir stadyumda oynama fırsatı verilsin.
Sonuç mu?
Urfa gibi devasa kültürel güce sahip bir şehir, spor sahasında bu kadar sönük kalmamalıydı.
11 Nisan Stadyumu yenilenmeli, genişletilmeli, ruhla donatılmalı.
Yoksa Urfaspor’un golleri havada değil, anılarda yankılanmaya devam eder.